Hutbe: Allah müminlerden canlarını ve mallarını cennet mukabili satın almıştır.
“Hiç şüphesiz Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını cennet kendilerinin olmak üzere satın almıştır. Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah'ın, Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da üstlendiği gerçek bir sözdür! Kim Allah'tan daha çok sözünde durabilir? O halde O'nunla yaptığınız bu alışverişinizden ötürü sevinin. Gerçekten bu, büyük başarıdır.” (Tevbe: 111)
Hayati İsaoğlu
05.01.2024 14:11
118 okunma
Paylaş

Hutbe: Allah müminlerden canlarını ve mallarını cennet mukabili satın almıştır.
“Hiç şüphesiz Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını cennet kendilerinin olmak üzere satın almıştır. Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah'ın, Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da üstlendiği gerçek bir sözdür! Kim Allah'tan daha çok sözünde durabilir? O halde O'nunla yaptığınız bu alışverişinizden ötürü sevinin. Gerçekten bu, büyük başarıdır.” (Tevbe: 111)
Kıymetli müminler bugün Hicri cemaziye’l-Âhir ayının 23 ü 1445/Cuma. Rabbimiz bizleri de Allah’ın verdiklerini yine O’na satıp, O’nun yolunda değerlendirip rızasını kazanan bahtiyarlardan eylesin.
Ömür sermayesi insanın farkında olmadan hızlı bir şekilde ve bir daha gelmemecesine geçip gidiyor. “Bu sebeble Rasul (s)’e nisbet edilen bir rivayette; “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu iki nimetin kıymetini bilme noktasında aldanmışlar, hataya düşmüşlerdir. Bunlar, sağlık ve zaman nimetidir. ” (Bûhârî, Rikak, 1) buyurmuşlardır. İnsan için en kıymetli sermaye yaşadığı andır. Zira geçmişi getirmek mümkün değildir, gelecek de belirsizdir, geriye bir yaşanılan zaman dilimi kalmaktadır. Onu da en doğru bir şekilde değerlendirmek gerekir.
Hutbemin başında okuduğum âyet-i celilede rabbimiz bizlere zaten O’nun olan mal ve canın yine O’nun uğrunda sarf etmek sureti ile ebedi bir mükâfaat yani cennetin elde edileceği müjdesini vermektedir. Düşünebiliyor muyuz kıymetli kardeşlerim, Allah’a ait olan emanetlerin yine Allah’a sunulmak sureti ile karşılığında cennet vaad ediliyor. Dünya hayatındaki ticârî gelişmelerde çok iyi, tecrübeli, yatırım danışmanları olanların bu ticarette olmadıkları çok şaşırtıcı değil midir? Hakiki ticaret ve kazanç da bu değil mi? Yani hayatı O’na vakfetmek. Ama kimler bu işe müşteri oluyor, bakıyoruz çok da taliplisi yok. Çoğunluk kısa ve geçici dünya menfaati elde etmenin peşinde. Kitabımızda buna işaret eden birçok âyet bulunmaktadır. İnsanların çoğu kâfirdir (Nahl: 83), fâsıktır (Maide: 49), müşriktir (Rum: 42), iman etmez (Bakara: 100), gâfildir (Yunus: 92), çoğu şükretmez (Bakara: 243), çoğu nankördür (Furkan: 50). Ve  kullarımdan pek azı şükreder (Sebe: 13).  Artık onlar, pek azı müstesna, iman etmezler (Nisa: 46, Bakara: 88).
İnsanların dünyevî kazanımlar elde etme adına nice fedakârlıklara katlandığını hepimiz biliriz. Ama vaad eden Allah vaad olunan da cennet olmasına rağmen uzak gibi görünen âhiretteki mükâfaata yakın dünyevî menfaatler tercih edilmektedir. “Dünya hayatını âhirete tercih edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar (haktan) uzak bir sapıklık içindedirler.” (İbrahim: 3) buyurarak bu halde olanları uyarmaktadır. Böyle davrananlar acaba Allah’a mı güvenmiyorlar yoksa cennet mi değersiz bulunuyor anlamak mümkün değil?
Canı ve malı Allah uğrunda feda etmenin en açık örneğini biz bugünlerde Gazze’nin yiğit müminlerinde ve onların öncülerinden olan Salih el Aruri’nin hayatında görmekteyiz. El Aruri İslam’ın bir şahidi olarak hayatını sürdürdü ve birkaç gün önce çok arzu ettiği şehadete kavuştu.Rabbim tüm İslam şehidlerinin makamını yüceltsin ve bizlere de şehidler gibi yaşama bilinci versin. Onlar Rabbimizin bu vaadini yerine getirip cenneti elde etmenin mücadelesini vermektedirler. Gazze’de bu vaade ve Allah’a güvenen, cennet gibi bir bedeli elde etmek için koşan veya ölümü göze alan yurtlarını, yuvalarını, ilk kıblelerini canları pahasına savunan bir fedakâr cefakâr, sabır timsâli, dirençli, şahsiyetli, her türlü bomba ve silaha karşı vücutlarını siper etmiş bulunan bir halk var.
Şehadeti yaşamaya tercih eden çocuğu ile minik yavrusu ile kadını ile erkeği ve yaşlısı ile her şeye rağmen yerlerinden ayrılmayıp âyetteki müjdeyi elde etme pahasına direnen İslâm ahlâkını kuşanmış bir halk var. Siyonist katiller ve dünyanın akıl erdiremediği bir mücadele var. Tv. kanallarının veya habercilerin yaptığı röportajlara konuşan o minik yavruların, gençlerin, yaşlıların sözleri hep sabır, direniş ve şehadet olmaktadır. Yani Hamas’ı ve yaptıklarını doğrulayan, destekleyen bir halk var orada.
Direnen bir halkın karşılarında ABD’den her türlü lojistik desteği alan Siyonist caniler ve bu mezalimi izleyen ticaretimize zarar gelmesin diyen bir avuç tuzu kuru azgın azınlık ve yanı sıra insan kılıklı aşağılık yöneticiler bulunuyor. Sözde İslâm ülkeleri de kınama mesajları ve sloganlarla gaz alma operasyonları çekiyorlar. 3 aydır hâlâ diplomasi yürütme iddiasında olanlar var. Japonya’ya atılan atom bombasının belki on kat fazlası bu mübarek topraklara atıldı. Halen de atılmaya devam ediyor. Artık haritada Gazze diye bir bölge kalmadı. Ne diplomasisi beyim. Ama diz çöktüremediler çöktüremeyecekler de inşâAllah. Çünkü o halk; “ Ey inananlar! Siz Allah'ın dinine yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.” (47/7)  “Eğer Allah size yardım ederse artık kimse size üstün çıkamaz. Eğer sizi yardımsız, kendi halinize bırakırsa o zaman O'ndan başka size kim yardım edebilir? Şu halde mü'minler yalnız Allah'a güvensinler.” (3/160) fermanına gönülden iman etmişler. Savaşın da, barışın da, Allah’ın yardımının da içeriği bu âyetlerde anlatılmaktadır. Yani her halükarda O’nu hesaba katıp adım atacaksınız, O’nu hesaba katıp sabredip direneceksiniz. Her işini O’nun adına ve O’nun belirlediği çerçevede atacaksın. Batıya veya süper güçlere dayanmayacak, velayeti Allah’a has kılacaksınız. O’nun adına kıyam edeceksiniz.
Bugün sözde İslâm(!) ülkeleri diye bilinen birçok ülkenin idarecileri Gazze’de savaşın Hamas lehine sonuçlanmasını arzu etmemektedirler. Çünkü Hamas’ın savaşı kazanması ile kendi gayr-i meşrulukları, saltanat sistemi, temsiliyetleri ve pislikleri ortaya çıkacak da ondan. Yaşadıkları ve halklarına yaşattıkları din (!) batının ve batılın razı olduğu ve ABD’nin politik hamlelerine destek veren hatta dünyayı beraberce idare ettiklerini ifade eden bir İslâm!
Yeryüzünün diğer bölgelerinde yaşayan müminler de Gazzeli bu yiğitlerin mücadelelerinden ibret alarak iktidar odaklı, tavizkâr ve makam elde etme amaçlı mücadele yerine, kulluk odaklı, Rabbi razı etme esasına dayalı, istikameti koruyan, istikrarlı, nebevî metodu esas almalıdırlar.
Rabbimizin vaadlerini önceleyen canını, malını ona satan yiğitlere selam olsun.
05.01.2023
Hazırlayan: Hayati İSAOĞLU                                                             

...
Yorum Ekle
Adınız :
Başlık : Yorumunuz :
Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Haber Akışı
© 2020    www.dengeradyo.com          Programlama: Murat Kaya
Adres : Strazburg caddesi Eti mahallesi 18/1 Sıhhıye/ANKARA - Tel :  0 312 232 3535